Zeybekler ve Yataklar
Zeybeklikte en önemli, belki de zeybeği ve zeybekliği yaşatan en can alıcı kurumlardan biri de “yatak” olayıdır. Yatak, kendi deyimleriyle zeybeğin canıdır. Zeybekler için vazgeçilemez bir zorunluluktur. İyi bir yatak ağı oluşturamayan, sağlam yatağı bulunmayan zeybekler kendini yeterince koruyamaz, fazla etkili olamaz. Kendi deyimleriyle, “Yatağı çürük zeybek uzun süre yaşamaz.” Bu nedenle zeybekler dağa çıkar çıkmaz geniş, sağlam, “ser verip de sır vermeyen” uyanık güvenilir bir “yatak ağı”, diğer bir deyişle “yatak örgütü” oluşturmak zorundadır. Fakat bu yatakların hiçbiri birbirini bilmez, bilemez.
Yatak, zeybeklere destek veren, koruyan, kollayan, her türlü koşulda hiçbir yardımı esirgemeyen, karşılıklı dayanışmanın en üst düzeyde yaşandığı kişi ve çevrelere denmektedir. Yataklar konumlarına göre derece derecedir. Hiçbir kimse tarafından hangi yatağın hangi derecede bulunduğu bilinemez. Yataklar da sahip oldukları bilgileri kesinlikle dışarı sızdırmazlar. Konumlarını belli etmezler. Bu konularda “ketum”luk, yani sır saklamak zorunludur.
Genel olarak yatakların işlevleri aşağıda sıraladığımız gibidir.
- Efe ve zeybeklere her türlü yardımı sağlar. Onların barınmasını, korunmasını kolaylaştırır. Kalacak ve saklanılabilecek yer konusunu çözümler.
- Efe ve zeybeklere yiyecek, içecek, giyecek, silah ve cephane ve benzeri zorunlu gereksinimleri sağlar ya da bu gereksinimlerin karşılanmasında yardımcı olur. Zeybekler de yatakların elde ettikleri ya da yataklar aracılığıyla temin ettikleri malların parasını her zaman fazlasıyla öderler. Alabildiğine cömerttirler. Bu konuda kimsenin mağdur olmasına izin vermezler.
- Elde edilen gelirlerin zeybeklere ulaştırılmasında, maddi gereksinimlerin karşılanmasında yardımcı olurlar.
- Haberleşmede, aracılık işlerinde, efe ve zeybeklerin hasımlarını izlemede ve hareketlerini kontrol etmede yardımcı olurlar. Anında gerekli bilgileri iletir, tehlikeleri haber verirler.
- Efe ve zeybeklerin ailelerinin barınmasına, korunmasına yardım eder, onları tehlikeden uzak tutarlar.
- Zeybeklerin kaçmasına, kuşatma ve çemberlerden kurtulmasına yardımcı olurlar. Hasımları ve takip güçlerini şaşırtırlar. Böylelikle zeybeklerin hareketini kolaylaştırırlar.
Bunlara karşılık zeybekler de yataklık eden kişilerin mal ve mülklerinin korunmasında, can güvenliğinin sağlanmasında yardımcı olurlar. Saldırılara karşı onları korurlar. Bir anlamda zeybek, yatak için savunma ve güvence unsurudur, denilebilir.
Bütün bu özellikler ve zeybeklerin yaşamındaki öneminde dolayı yataklar her zaman, her koşulda güvenilir, gerçek anlamda sıkı ve sır saklayan, görgülü, saygın, sonuna kadar dostluğa bağlı kalan çevrelerden oluştururlar.
Zeybekler yataklarını kesinlikle belli etmezler. Başlarına bir iş geldiğinde ele vermezler. Yatak belli olduğunda, sürekli izleneceğinden ve gözaltında tutulacağından dolayı zeybeğe gerekli yardımı yapamaz. Bundan dolayı oldukça geniş yatak ağı kurulur.
Değindiğimiz gibi bu ağın içinde çeşitli derecelerde yataklar vardır. Fakat bunun zeybeklerin dışında herhangi biri tarafından bilinmesinin olanağı yoktur.
Bir efenin uzun süre direnebilmesi ve hüküm sürebilmesi, gücünü ve yatağının sağlamlığını gösterir. “Efenin bulunduğu yeri en güvendiği iki üç yatak bilir. Onlardan başkası belirli kişileri tanır. Yataklara haberler onların aracılığıyla gelir. Bu geniş bir örgüt işidir. Efenin gücü orantısında da büyür. O yüzden bir buyruğun her yerde uygulanması mümkün olur. Yatak, kimi zaman bir ırgat, kimi zaman bir esnaf, hancı, kahveci, kimi zaman da bir devlet görevlisidir. Hiç kimsenin ummadığı, ummayacağı bir kişi olması güvenli çalışmasını sağlar. Bir kez sezinlenirse hemen değiştirilir. Çünkü yatağı devlet gücü olmazsa, düşmanlar gözetlemeye başlarlar.” Böyle durumlarda yatak ve efe uyanık olup, gerekli önlemleri almazlarsa bir tuzağa düşmek kaçınılmazdır.
Çakırcalı Mehmet Efe ilk dağa çıktığında, babası Çakırcalı Ahmet Efe’nin en büyük yataklarından olan Yörük ağası Veli Mehmet Ağanın yanına varır. Yörük ağasının Çakırcalı Mehmet Efe’yi bir kenara çekerek burada verdiği “Yatak eşkiyanın (zeybeğin) canıdır. Eşkıya (zeybek) demek, yatak demektir” biçimindeki öğüdü oldukça ilginç ve önemlidir. Çakırcalı belki de yaşamı boyunca bu uyarıyı hiç unutmayacaktır.
Veli Mehmet Ağayla iletişimi Hacı Eşkıya kurar, Hacı Eşkıya, Çakırcalı Ahmet Efe’nin çok yakın arkadaşı ve Çakırcalı Mehmet Efe’nin babalığıdır. Çakırcalı Ahmet Efe’nin tuzağa düşürülerek öldürülmesi üzerine Çakırcalı Mehmet Efe’ye kol kanat germiş, yetişmesine büyük özen göstermiştir.
Hacı Eşkıya’nın bildiği ve sürekli yinelediği bir gerçek vardır: “Göl yerinden su eksik olmaz.” “Ta ezelden kurt eniği kurt olur.” Günün birinde Çakırcalı Mehmet dağa çıkmaya gerçekten karar verdiğinde sevincinden havalara uçlar. Yine düşmanları ve Osmanlının adamları, çalıkakıcılar, zaptiyeler, çavuşlar köşe bucak kaçacak, saklanacak delik arayacaklardır.
Hacı Eşkıya, tezelden dağlardaki tanıdığı, bildiği Yörüklere, Yörük obalarına, göçerlere, Yörük beylerine haber gönderir. Bunlar aynı zamanda Çakırcalı Ahmet Efe’nin de yataklarıdır. Haberinde “Bizim uşak varıyor, koruyun, kollayın” der. Çakırcalı Mehmet Efe, Hacı Mustafa ve Çoban Mehmet Beşparmak dağının yolunu tutarlar. Onları Yörük obaları karşılar. Hürmette bulunur, konuk eder, ağırlarlar. Daha sonra Yörük ağası Veli Mehmet Ağa, Çakırcalı Mehmet’i bir kenara çeker ve baş kaldırıldığı dönem boyunca kendisini güçlü kılan ve ayakta tutan can alıcı uyarısını yapar.:
“Hacı Eşkıya’dan selam geldi. Sen Ahmet Efe’nin oğluymuşsun. Hiç düşünme. Bu obada senin her bir hacetin görülür. Korkma. Bizim öteki akrabalara da haber saldım. Bak oğul, sen çok gençsin… Sana bir iki öğüdüm var, iyi dinle. Eşkıya demek yatak demektir. Yatakları eşkiyanın canıdır. Bura senin baş yatağın. Bir daha buraya ayak basmayacaksın…
Baban öldü gitti, onun dostu kim, yatağı kim, kimse bilmedi. Esas yatakları kimse, Allahtan başka kimse bilmeyecek. O kadar çok yatağın olacak ki, ikinci, üçüncü, dördüncü derece yatağın, esas yatağın kim, herkes, hükümet birbirine karışacak. Bu oba senin. Başın sıkışınca sana ulaşır. Yüreğine şüphe düşmesin bu obadan…”
Zeybekler için yatak ne denli önemliyse, Yörükler için de zeybek o denli önemlidir. Hacı Mustafa’nın deyimiyle “Yörüğün dağda eşkiyası olmazsa bir kanadı kırık demektir. Yörük eşkiyasını çok tutar. “Yoksa bir çapulcu, bir çalıkakıcı gelir, soyar, soğana çevirir, bir dilim ekmeğe muhtaç eder.
Göçebe yaşam tarzının belirleyebildiğimiz kadarıyla sekiz temel unsuru vardır. Bunlar:
1.Her dönemde yayla, kışlak, mera gibi geniş alanlara gereksinim duymak ve bu alanları otlak olarak kullanmak.
2.Özellikle koyun ve keçi gibi küçük baş hayvan sürülerine sahip olmak; hayvancılık ve hayvansal üretimle uğraşmak.
3.Üretime kadın erkek tüm kesimlerin yoğun bir şekilde katılması.
4.İklim koşulları ve mevsim değişmeleri nedeniyle belli alanlar içinde sürekli yer değiştirme.
5.Üretimin tüm gereksinimleri karşılayacak şekilde düzenlenmesi, diğer bir deyimle geçimin ana kaynağı olması.
6.Kendi güvenliklerinin kendileri tarafından sağlanmak zorunda olması, çoğu zaman güvenlik bağlamında korunak ve güvenceden yoksun bulunmaları.
7.Hareketlilik nedeniyle bu kesimleri devletin kesin kontrol altında tutamaması.
8.Vergi, askerlik, otlakların daralması ve bu bağlamda kullanılabilecek alanların özel ellere geçmesi gibi sorunlar nedeniyle devletle ve yerel yöneticilerle sürekli gergin ve sorunlu bir şekilde yaşanması.
Kendilerini çevreleyen bu koşullar ve dağlardaki iç içelik göçebe Yörükleri zeybeklerle kaçınılmaz olarak bir araya getiriyor, dayanışmayı, karşılıklı koruma ve kollamayı zorunlu kılıyordu.
Çakırcalı Mehmet Efe’nin kurduğu yardımcı çetelerden Kara Ali çetesi yakalndığında, Ödemiş’te mahkeme üyelerine verdiği yanıt ilginçtir. Yatakların sorulması üzerine Kara Ali Efe, “Dağlarda herkes yatağımızdır.” “Bütün dağların, bütün ovaların köylüleri bizim yatağımız…” biçiminde yanıt vermiştir. “Esas yataklarınız, büyük yataklarınız kimlerdir?” diye sorulması üzerine ise, “Herkes!” diye yanıtlamıştır. Gerçekten de durum böyledir. Öyle bir an olmaktadır ki, halkı zeybeklerden, zeybekleri halktan ayırmak olanaksız hale gelmektedir. Bütün zorlama ve araştırmalara karşın mahkeme üyeleri işin içinden çıkamamışlardır.
Zeybekler yataklar konusunda çok hassastır. Kimden gelirse gelsin en küçük bir hatayı bağışlamazlar. Yoksa kendi yaşamları tehlikeye girer. Rehin aldığı ve kurtarmalık karşılığı salıvermek istediği iki zengin, yanlarında kaldıkları sürece Alanyalı Molla Ahmet Efe’nin kızanlarını, yataklarını, dostlarını ve yardım edenleri öğrendikleri kadarıyla not ederler. Bırakıldıklarında ihbar etmek üzere bu notları gizli bir yere saklarlar. Kurtarmalık geldikten sonra bırakılmak üzereyken bu kağıtlar Molla Ahmet Efe’nin eline geçer. Molla Ahmet Efe açısından bundan sonra bunların salınması, kendisinin, diğer zeybeklerin ve yatakların yaşamının tehlikeye atılması demektir. Bu kişileri zorunlu olarak ortadan kaldırmak, kendi deyimleriyle “yola geçirivermek.”
Çünkü zeybeklikte dağların kanunu böyledir. Kendi deyimleriyle nankörlük ve hainlik yapanları, ihanet edenleri, arkadan vurmaya çalışanları bağışlamazlar.
Kaynak: Zeybeklik ve Zeybekler Tarihi – Ali Haydar Avcı